31 Ağustos 2009 Pazartesi

bu haftasonunda...

Bir hamile vardı.
Heyecanlı, hep kıkırdayan, doğalmı doğal...

Odası, 'Okullu kız' odasına dönüşeceği için,
pastel boya lekesiyle dolu halısını yıkayan bi Öykü vardı.
Gücü yettiğince sulu ve köpüklü kısımları fırçaladı sadece :)

Neden olmasın?
Spiderman bi Öykü vardı. Seviyo napalım?
Kostümünü giydi, hakkını verdi :)
Elinden örümcek ağı fırlattı, hopladı, zıpladı, suçluları yakaladı...



Ve bir gençkız doğumgünü vardı.
İlk makyajını yaptı.
Birden bire gözümüzde büyüdü.
Asil, kibar, komik Eylüşkom...

Ve bir kırık kalp vardı.
Tek başına attı...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

teğet geçti hamdolsun :/

A4'üm gelmedi...
İşe döndüm.
Zaten işteydim, ama değil gibiydim.

Balkonun tavanında bir haftadır duran bu böceği ellemedim.
Hatta anladım onu, "ben de senin gibiyim" dedim.
Salıncağımda miskin miskin sallanırken "hıh!" dedim, işte aynı ben.
Bakıştık durduk :)
Belirsizlikten nefret ederim.
Bu haftam işte böyle ağıma sıkıca yapışıp, sükunetle A4'ümü beklemekle geçti.
Giden arkadaşların huzursuzluğunda, evde "ören bayan" olma projeleri yaparak...
Güzel olucaktı sanki yaa...
Kovulsaydım;
belki
sevdiğim fotoğraflarımla duvarını süsleyeceğim cafe-stüdyo'mun kontratını imzalıyo olabilirdim şu saatlerde kimbilir...
(yol-yemek-ssk) üçlüsünden ayrılıp, (kira+KDV+kepenk) üçlüsüyle kavuşabilirdim.
Kariyer insanı olmadım hiçbirzaman.
Sevdiğim işi, makul saat dilimlerinde, aileme de doyarak yapmak isteyen bir arsız oldum hep.
Şimdi bu kriz döneminde, kart bastığım işimi kaybetmemiş olmanın mutluluğunu yaşamam lazım dimi?? !
E yaşıyım o zaman :/


18 Ağustos 2009 Salı

A4'ümü beklerken...


A4'üm gelmedi henüz...
E o zaman "hadi koy neşeli bişeyler de havamızı bulalım" ;)
20. yılımızda 40'lı yaşlarda olucaz.
O zaman kafamız böyle bir tantanayı götürecek mi acaba?

















ağzımı bozmak istiyorum!

Ben böyle Başbakanaaa, böyle hükümetee,
krizi fırsat bilen adilere ...

Dün, grafikerimizi işten çıkardılar,
global krizin ülkemizdeki yansımaları vs vs vs.li bir yazı eşliğinde.
Masalarımız yanyana.
Aramızda tam 10 yaş var.
Ama ben biraz ergen, o biraz olgun olunca tam ortada buluşmuştuk.
İşin gücün dışında, öğle yemeği, akşam kahvesi ekürim apar topar gidiverdi.
Sanırım sıradaki dosya bana ait :)
Bir A4 kağıdı bekliyorum şu ara, üzerinde global kriz zırvasının yeraldığı.
Krizin teğet geçmediği, haşırt diye girdiğinin belgesi...
"Her bitiş, yeni bir başlangıç" ninnisini bile söylemeye başladım kendime.
Haaaydi hayırlısı derken,
kaderci benliğime selam eder,
"Vardır bir hayııır. Foto-cafe projenin vaktidir belki" derim...

17 Ağustos 2009 Pazartesi

nasıl anlatsam, nerden başlasam...

Yatçaz kalkçaz, yatçaz kalkçaz...
9 kere yatçaz kalkçaz saymıştık Öyküyle...
İzne çıktığım ilk gece say say bitmedi yatcaz kalkcazlar.
Tatil açılışı için, süpriz bir 10. yıl kutlama partisi süper giderdi.
Birileri bunu düşünmüştü :)
Kız tarafı ve erkek tarafı kardeşleri.
konfeti, pasta, dabruka, süpriz şarkı...
Bütün kardeşleri öptükmü acaba?





Sonraaa...
Cır cır böceği mi demiştim ben?
Nasıl öttüler bütün gece benim hatırıma.
Öykü dediki: Biz mi gökyüzüne yaklaştık, gökyüzümü aşşağı indi?
Uzansak tutabilirdik.
Tatil önerisi için çoook teşekkürler ümidim...





Meteor yağmuru olacağını bilseydik bir gece daha kalırdık Başdeğirmen'de...
Neyse ki Kumburgaz'da şezlonglara battaniyelerimizle uzandığımızda
sağnak yağmuru çığlıklar ve dileklerle izledik...
Beyim bu fotoyu çekti bize, bu geceden hatıra.
Baktıkça bi dilek tutalım diye...


Sahilde 2'si birarada bir doğumgünü partisi vardı.
Biri abla, biri abi :)
İkisi de nasıl neşeli, nasıl enerjik...
Çoook eğlendik, çok!
Kumda tepinmek çok zor yahuu...





... Ve bir minik defdef partisi.
Öyle zevkli, öyle özenli bir hazırlık...
Blogger kaynıyo :)
Defne mi?
Lüleler uzamış da uzamış :)
İyiki doğdun defdeeeef....


Bir de 10. yıl karaoke partimiz var kii...
20. - 30. - 40. - 50. - 60. .....
Her 10 senede bir yapmak istiyorum.
Detaylar azz sonra...
Parti kotamı doldurdum, limit aşımana uğradım ve tatilimi bitirdim...

Dolu dolu bir tatil haftasıydı.
Bu sabah iş başı :/
Özel hayat! Çekilebilirsin...
İş hayatı! Merhaba,
Seni de seviyorum. Ama seninle olduğum her dakika onu düşünüyorum :)


7 Ağustos 2009 Cuma

Bana iyi baktı...


Nasılda geçmişti bütün bir yaz
Başımda kavak yelleri esen o yaş
Bense hanımeli kadar beyaz
Çalmıştın kalbimi bilmeden biraz.
Eline değerdi safça elim
Seninse aradı beni gözlerin
Öpüşürken korkusu birşeylerin
Sevgimize ilk hüznü getirdi o yaz.
Nasılda koşuşurduk bahçelerde
Şarkı söylerdik mehtaplı gecelerde
Sen bana, ben sana komşu evlerde
Kök sarmaşıklar gibi sarıldık O YAZ!

94 yazı Florya Camping...
Yaş 16! Kendimiz çocuk, ruhumuz ergen, kalbimiz son ses ritm peşinde...
Geçen yaz sarı cross bisikletine hayran olduğum çocuk komşu mu olmuş bu yaz bize!
Biraz cool! Ama ne hoş...
Hiç karşılaşamıyoruz. O'nun 5 kişilik bir çetesi var, benimse kızlar dünyam...

Üniversite'ye hazırlık yaşımız gelmiş...
Annesi çağırdı, oturttu bizi köşedeki ağacın altındaki masaya.
"Hangi deshane iyi, konuşun" dedi.
Meğer çöpümüzü çatmış haberimiz yok...
O'nun acelesi var belli. 2 dakka durup kaçıcak, çetesi bekler:)
Sıkıtılı... anneye kızgın bu metazori yüzünden...
Oturduk masaya, püfür püfür bir rüzgar, ağaç yaprakları şıkır şıkır...
Kaç saat geçti hatırlamıyorum.
Akşam oluyordu ve biz bulmaca çözüyorduk...

Sonra, O'nun çetesiyle bizim kızlar, aynı akşamlar aynı çaybahçesine gidip,
aynı gündüzler aynı dalgakırandan denize atlar oldu.
Bir gece saat geç oldu,
hava soğudu...
Dalgakıran'ı turlarken, güneş doğmaya hazırlanırken ve hava hazır bu kadar soğumuşken,
ben koluna girdim
O elimi tuttu.
Ben titredim, ilk kez titredim! Soğuktu evet, ama tam ısınmak üzereydim! neden titredim...

Eskilerin, adından korkup söyleyemedikleri 3 harfli şey CİN'ken,
beni böyle titreten, ilk kez korkutan 3 harfli şey AŞK oldu...
AŞK'la tanışmam böyle oldu.
Sonrası toz pembe...
Gözyaşı da oldu hasrette... 16 yaşındayım düşünsene! o da 18...
Askerlik, mezuniyet, iş-güç... Beraber büyüdük biz...

07 Ağustos 1999... Yaani tam 10 yıl evvel bugün...
Ben beyazlar içinde, saçımın iki yanından sallanan lüleli gelin başımla, babamla dansederken,
"Mutlumusun?" dedi babam. "Çook" dedim...
Bana, "Hep mutlu olun inşallah" dedi...
O'na, "O'na iyi bak" dedi mi bilmiyorum.
Ama o bana hep iyi baktı...

Kızım da beyazlar içinde dansederken babasıyla,
"Hep mutlu olun" diycek babası.
Ve "O'na iyi bak" diycek O'na...

Kızımın babası, ilk aşkım.
Seni seviyorum! İçi dolu dolu....






5 Ağustos 2009 Çarşamba

yaaa sadece birazcık değişiklik...

Bu foto bir rüya biliyorum...

Zaten abartmaya niyetim yok.
Kumburgaz'da deniz, güneş, eş-dost, rüzgar, mangal elimizin altında.
Ama biraz değişiklik istiyorum(z).
Şöyle ailece gidebileceğimiz.
Km'si az!
Bahçesi yeşil, verandası sakin, gece cırcır böceği sesiyle yatıp,
sabaha kuş sesleriyle uyanabileceğimiz, az insanlı, çok hayvanlı, bol ağaç gölgesi olan,
azcık 'butik', azcık 'turistik', kızıma bir-iki arkadaş dışında hiçkimsenin olmadığı
biyer var mı bildiğin ???

"Rüya pansiyon" deme de :)))
Google bol bol bu ve benzeri alternatiflerle bunalttı beni zaten...

Çoook sıkıldık. Günlerdir beyimle gidecek yer bakıyoruz.
Artık "google" görmek istemiyorum!
Gidecek yer çok da kalacak yer bulamıyoruz.
Güney de sıcaktan nefes alınmıyor.
Yakın yerler,
ya çok pahalı, ya çok salaş, ya çok kalabalık, ya da belli ki sıkıcı.
Cuma başlıyor tatilim.
Karar verdik. Bulamazsak üstteki listeye uyan bir yer,
Her gün Kumburgaz'dan hareket, tekneyle mavi tur yapıcaz :)
Bi gün Büyükçekmece, bi gün Silivri...
Gaza gelip Adalar'a da gidebiliriz belli olmaz...
Önerilere açığım.
Arz/rica ederim...