23 Kasım 2009 Pazartesi

Ela et al!





Şu ilk hecelerde nezaketten eser yok :)
Hep bi emir kipi!
Ela et al
Ata et al
Atla Lale atla...
Neyseki dostluk var :)
Ata Ela el ele
Talat Lale el ele...
Ela ile Ata, el ele verdiler et almaya gittiler.
Bir berber bir berbere bre berber tadında yaşıyoruz bu günlerde.
Öykü ilk el yazısı mektubunu yazdı: Anne et al :)
Bi de et resmi çizmiş yanına. Görsel de kullanıyo eserlerinde.
Okumaya başladı iyice.
Ne bulsak okuyoruz birlikte.
İlk okumalarında her kelimeden sonra cırlayan ve üstüne atlayan anne,
biraz daha sakinledi.
Sevinç gösterilerini zaptetmeyi öğrendi.
Tabela okuyoruz yollarda.
Ama şu Carrefour'un neden Karfur okunduğunu anlaması o kadar kolay olmayacak ...
Ve tabiiki bir çocuk için yürümeye başlamak ve konuşmaya başlamaktan
sonraki en büyük adım olan okumayı öğreten öğretmenimizin
ve diğer tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü kutlarız...
Fundacım, Seldacım, Aysema sevgiyle öperimmm...

18 Kasım 2009 Çarşamba

mona lisa smile...

Bebecik geldi.
48 saat geçirdim onunla koklaşa koklaşa.
Foto çok çok olmasına da,
anne olmak ne demek ilk dakikadan anlayan kankardeşimin bu hali
tam bir mona lisa gülüşü değil mi?
İlk emzirme...
Acı verici. Heleki sezeryandan çıktıysan ve dikişlerin seni inletiyorsa...
İşte kaşlardaki çatıklık bu acıdan...
Ama dudaklardaki bu gülümseme,
yavruna verdiğin ilk mamanın mutluluğu ve gururundan...


... Ve sadece gülümsemenin,
bir "günaydın"ın, bir "eline sağlık"ın bana çiçek olarak döneceği hiç aklıma gelmezdi.
Kırmızı yvarlaklar domates değil, bibermiş :)
ve diğeri de bambu...
Biri çaycı Yücel abi'den,
biri temizlikçi Mahmut abi'den...
Unutuyormuyuz insanlara gülümsemeyi acaba?
Yoksa neden ikiside sadece güldüğüm için beni ödüllendirsinlerki?



13 Kasım 2009 Cuma

sukoyverdi :)

Bebecik dünyaya gelmeye karar verdi.
Annesi sukoyverdi.
Hastanedeyiz....





11 Kasım 2009 Çarşamba

maziye bir bakıver neler neler bıraktın!

Jeans, converse, nikon, ray ban!
Sizi şimdiden özledim...
Stiletto, fular, platform, gıvenchy!
Zaman sadece birazcık zaman...



9 Kasım 2009 Pazartesi

söke söke pazar... konsantre yazı...


'Pazar günü hakkımız, söke söke alırız' ayaklanmamın ilk mahsülü hafta sonumu kaptım.
Ve her kaybedilip tekrar bulunan şey gibi, bu 'pazar' da çok kıymetliydi.
Ve dolu dolu doldurulmalıydı...
Dalgıç baba süprizi 'Turkuazoo' gezisi ilk durak oldu.
Boyum kadar vatozlar, köpekbalıkları, nemo'lar, dori'ler...
herr türlü nehir, okyanus, deniz canlısıyla tanıştık.


Tikkat!!! Aşşağıdaki fotoya dikkatli bakınız!
Bu bir köpekbalığı yumurtası ve içindeki iki siyah nokta bebişin gözleri.
Kossskoca köpekbalıklarından daha çok etkiledi beni bu kıpır kıpır bebiş :)

Ve bu gezinin teşekkürü 30 saniye!
Öyküşün bu aralar sevgi gösterileri 30 saniye.
Sarılıyo ve 30'a kadar sayıyo:)
Ve bu gezinin çıkarımı "Büyük balık küçük balığı yer!"
Gözlerimizle gördük!

Kısa bir ara!
Öyküş'ün yazı tahtasında:
solda ben, başımın üstünde Öykü, eteğimde Öykü'nün milyonlarca kardeşi :)
sağda babası, sırtında ve kollarında Öykü'şün diğer kardeşleri :))
Ve bir Türk bayrağı. Fallarda devlet dairesine delalettir.
Heralde tımarhaneyi falan temsil ediyo :)

Hakkımda kısmını okumamışım ne zamandır.
Benim yaşım, Öykü'nün yaşı bile eski kalmıştı. Yeni değiştirdim.
Atladığım bir detay daha buldum ki;
Amerika'da yaşayan kuzenim bebişini burda doğursun demişim.
Burda doğurmadı ama bu çıplak bebek kuzenleriyle büyüsün diye yurduna temelli döndü.
Bi de en pahalı benzinin bizde olduğunu bilmesin demişim.
Onu daha söylemedik :)
Evlerine gittik, minnoşu mıncık mıncık ettik.
Wii oynadık, hopladık zıpadık.
Kuzenlerle olmanın keyfine vardık.


Bir de 365 etkinlik kitabı aldım.
Öyküş'le kes, yapıştır, boya olaylarını çok sevdiğimizden...
Ama haftada bir gün vakit bulabildiğimizi düşünürsek,
küçük bir hesapla,
Öyküş 14 yaşına geldiğinde mokavvadan ev yapmak yerine msn'de chat yapmayı tercih edebilir...

Kısacası, pazarı buldukmu sömürelim.
Gezelim, tozalım, yiyelim, içelim, döne döne yatalım.
Pazarlarımıza sahip çıkalım! :)