23 Ağustos 2010 Pazartesi

Naz'lı hayat...

Bayılırım misafir gibi olmayan misafire.
İlk kez görüşüyor olsak bile, yorgunsa kendini koltuğa atıp başını yastığa koyabilen,
"ayy biz tok geldik cicim, bişey yemiicez" , " yosun varsa ölllsem girmem!" demeyen :)
Arkadaş ayırmam tabii. Ama bize benzeyeni ayrı bi severim ne yalan söyliyim...
İşte böyle bir misafirimiz vardı pazar günü.
Her boş bıraktığımda bir site sakiniyle muhabbette bulduğum prezentabl bir Hande :),
bacak kadar boyuyla sitenin çocuklarını ele geçiren ve "Evet çocuklar şimdi bilmemne yapıyoruz" şeklinde öğretmen edalarında bir Naz :),
(3 yaşında olduğu söyleniyor ama bence 18'inden gün almış :)
ve benim beyim gibi zıpkın takımlarıyla yatıp kalkan bir Naz babası...
Bence blog aleminin en ilginç buluşması olmuştur bizimkisi.
Yalandan "merhaba, nays tu mit yu" resmiyeti bile yapmadan kendimizi denizde bulduk.
Babalar kocaman bir balıkla döndüler dalıştan alkışlar eşliğinde,
kızlar sitenin çocuklarıyla market dergisi sattılar ve ciddi para topladılar,
E biz de birbirimiz bulduk.
Karlı bir gün oldu hepimiz için :)
Deniz, güneş, kahve, evcilik, balık, maç, mangal, helva :)
İlk buluşma anca bu kadar nefis geçebilirdi ve bir pazara anca bu kadar şey sığabilirdi bence.
He söylemeyi unutmuşum; nays tu mit yu...
Tanıştığımıza çooookkk memnun oldum ;)














18 Ağustos 2010 Çarşamba

orta foto kırmızı burun, işte ben :)

Daha faturalarım bile gelmezken yeni adresime, kurye paket getirince huylandım tabi.
Tavşanlı mandalı görünce tüler aşşağı indi, boyun büküldü, ayyyyy canııım moduna geçildi.
Telefon açtım hemen, "Bi hanım ol yaa" dedim...
Giy döpyesini, dolma kaleminle imzalar falan at! Nooluyo böyle kurdeleler, çubuk şekerler, tavşanlı mandallar falan...
Yaralı kuzuma moral kutusuymuş Defdef'ten gelen.
Sıkı sıkı kapadım. Ben açınca delirdim, bakalım Öyküş ne yapıcak akşam :)



16 Ağustos 2010 Pazartesi

benim çocuğum yapmazz! :P

İlk kazamız diyebilirim.
7 yaşına kadar diz sıyrıkları haricinde hiç vukuatı olmadı Öyküşün.
Annesi kılıklı...
32 yaşıma kadar düştüğüm sayılıdır. Kırık çıkık yok.
Sakarlığım dillere destan, ama vukuat sıfır.
Cuma gecesi, iki siteyi birbirinden ayıran dikenli tellerin sivri yeri
muzur gençlik arasından Öyküşün koltuk altını seçerek girmiş.
Önce haberi geldi "Tuğçe teyze Öykünün kolu kanıyoooo", sonra sesi ve en son arkadaş ordusu eşliğinde Öykü.
Ve arkasından hale, jale bütün mahalle bizim evdeydik.
Malum yazlıktayız. Anane, babanne, dede, teyze, hala bütün sülale öncelikli olarak,
sonra 2. derece akrabalar ve site halkı...
Anane iz peşinde "bizim çocuğumuz yapmaz! nası oldu? kim yaptırdı? birimi itti? anlatın..."
Çocuklar sorguya çekilirken, babamın sesi ensemde yankılanır
- kızım sabunla yıka çocuğun kolunuu!
- baba bi bak, dikiş gerekiyosa hemen götürelim.
- gerek yok, yıka sen!
- peki...
banyoya girer mahalleli :)
yara sabunla yıkanır, yakın gözlükler takılır, yelpazeler açılır ve hızır acil ecza deposu site sakininin herbirinin elinde bir merhem vardır.
İşte en zoru budur. Kimseyi kırmadan, birini seçmeli sürmelidir :)
Sana uzanan birsürü el vardır. Birinde pamuk, birinde batticon, birinde sprey ilaç, birinde merhem, diğerinde merhem, diğerinde merhem...
Ve sonra gaipten bir ses "hadi biz çıkalım, sakinlesin biraz çocuk" der... :)
Anbele anne kafayı toplar, ilaçları inceler, pansumanı yapar, kucak terapisinden sonra çocuğu binbir nasihatle siteye geri salar.
Takip eden günler, anane ve babanne sıkça birbirlerine şunu söyler
"bizim çocuğumuz yapmaz! biri söylemiştir, ayartmıştır" :)
ps: canım blog arkadaşlarım, twitten attığınız geçmişolsun mesajları için tekrar çok teşekkür ederim. çocuk işte düşe kalka büyüycek. ama bizim çocuğumuz yapmazz hehee....

6 Ağustos 2010 Cuma

can kırıkları

32 yaşında olabilirsin. Babandan fırça yiyebilirsin, gözlerin dolabilir.
Ama şans eseri o anda saatin düşer kırılırsa, bilki çok şanslısın...
Dolan gözünü taşırabilir, sorana "saatim kırıldı yaa, çok severdim" diyebilirsin.
Seni iyi tanıyanlar kırılan saate zırlamayacağını bilir, durumu çakar, arayı bulur...
Baboşla sarmaşır ferahlarsın.
Saati de çantanın yan gözüne koyarsın ki, bir daha gözünü doldurup bahaneye ihtiyacın olduğunda çıkarıp "saatim kırıldı yaa, çok severdim" diyebilesin :)
Dip not: Mini Stüdyo'ya yeni blog açtım. İlk izleyiciye çakı çakmak ayna tarak hediye kampanyası yapmak isterdim ama ilk izleyici kendim oldum :)
(dip2: sevmiyorum o tip menfaatçi kampanyaları)