30 Mart 2009 Pazartesi

pilotlar da şaka yapar(mış)....

Yaşanan helikopter kazasının ardından, Cuma günü uçakla İzmir'e giden bir fotomuhabir olmak hiç tedirgin etmedi beni...
50 dakika uçağın içinde bekledikten sonra şakacı pilotumuzun "gecikmeyi havada telafi etmeyi düşünüyorum" demesi de etmedi :))
İnsan izledikçe alışıyo herşeye, tedirgin olma yanımız törpüleniyo heralde.
Yaani sokakta silahlı çatışma görsek normal karşılayabiliriz artık.
Amaaa nerdeyse unutuyodum! Gene Cuma günü tam eve girecekken adamın tekinin ensemde belirmesi ve kapı deliğinden dikizleyebildiğim kadarıyla 2 kere in-çık yapması bayağı tedirgin etti, hattaa apartmanı, esnafı ayağa kaldırdım,bütün zillere falan bastım. Uçağa yetişicek olmasam polis'te çağırıcaktım.Ve beyim olayı çözdü: Adam binanın dış cephe boyacısıymış :/
"E ne işi var iç cephede öyle şüpheli şüpheli" dedim Sero'ya.Adam alacağını toplamaya çalışıyomuş,meğer vermeyenler kapıyı açmıyolarmış.Adam heralde kapıları dinleye dinleye gezmekten psikopatlaşmış,parmak ucunda dolaşıyo apartmanda :)
Neyse uçağa bindim,pilotun şakasına güldüm, biraz manzara seyrettikten sonra düşüncelere daldım. Ve denize mi?, karaya mı? anketime "kara" şeklinde karar verdim :)
Boğulmaktansa küt diye karaya çakılmaya karar verdim :)
Yaa bu RTÜK kesin kapatıcak beni.
Ya içkiye özendiririm yada şiddet ve korku içeren düşüncelerimi paylaşırım :))
ve gittim geldim...
Cumartesi ve pazar havayı sömürerek piknik üstüne piknik yaptık.
Oy sandıklarında kavga-dövüş yurdum manzaralarından sonra tabiii....
Bu arada her seçimde söylendiğim parmak mürekkebinin olmaması bi tek beni üzdü heralde.
Farkında olmadan seviyomuşum meğerse :)
"ben oyumu verdim, vatandaşlık görevimi yaptım"ın göstergesiydi o, gururlanıyodum ben! :)
Oooo çok uzatmışım.
Neyse çimlere yayıldık,yattık,yuvarlandık,çayır çimen bulunca voleybol oynayan şehirliler olarak belimizi, parmağımızı falan incittik.Bugün herkes şikayette :))
Öyküm, kankisiyle koşturup durdu, akşama pestil...
Sora evimize geldik.Neyseki evimizde de çim var (bkz.foto 3).Yersen :)))



26 Mart 2009 Perşembe

112 :/

Neden filmlerde gördüğümüz gibi değil?
911 aranır.Karşına çıkan kişi, kriz yönetimi ve insan psikolojisi ile ilgili uzman bilgisine sahip olduğu belli bir uslupla olayın detaylarını en acilinden alır ve hattakini sakinleştirir,telkin eder,umut verir...
Sabah, serviste öğrendim Muhsin Yazıcıoğlunun da içinde bulunduğu helikopterin haala bulunamadığını. Ve umutlarım tükendi.Onca saat hayatta kalmaları mümkün değil.İşe gelir gelmez NTV'yi açtık.İHA mhabirinin 112 ile görüşme kaydını verdiler.Buz gibi olduk hepimiz...
Fazla bişey yazmaya gerek yok,herşey ortada... Olamıyoruz bi türlü :(
Hava şartları çok kötü sis ve tipiden gözgözü görmüyo.Evet, ulaşmak,yer tespit etmek çok zor.Ama şu telefon konuşmasını sindiremiyorum bitürlü...
Acemiyiz çooook :(
Kaba-saba'yız, duygusuzuz ...

23 Mart 2009 Pazartesi

this hapy daaay...

halaluuuyaa oooo hapy daaay :)))
bugün böyleyim .gülen surat.yani iki nokta üstüste kapa parantez :)
foto geçen sene Ilgaz'dan ama ben bugün o fotodaki gibiyim...
Alışverişli bi cuma akşamı,
kızımın kankisi +benim kankimli güneşli bi cumartesi açık hava kahvaltısı,
cumartesi gecesi koyu sohpetli,yeşil izmirli, bol kuzenli, ablalı-abili, muammaralı, bi balık ziyafeti,
çekirdek aile pazar kahvaltısı,kızımla semt pazarı, pazardaki esnafa naylon torbanın zararları semineri :)),her tezgahta "biz naylon poşet kullanmıyoruz" mesaj kaygısı, uzun bi aradan sonra 3 saatlik gündüz uykusu, AROG,elele, dizdize, gözgöze.....
ve pazar dönüşü şok şok şok.... postaya gelen sınava giriş belgesi!
hemenmiiii? e ben daha aralıkta kayıt yaptırdım, 3 ay sonra sınavmııı?
hiç beklemiyodum.ben aftan yararlanıp tekrar kayıt yaptırdığımda seneye başlıycam diye beklerken sınav kağıdım geliverdi.
Bugün koştur koştur henüz almadığım öğrenci kimliğimi aldım.2 tanede yardımcı kitap.
Ofisteyim şimdi bi çalışıyorum ki, sorma :)
Nassıl özlemişim yaaa... 10 yıl aradan sonra ders çalışmak o kadar güzel geldiki.
Gaza geldim, arkadaşlara "bu bitsin, başka bölüme geçicem" filan demeye başladım :)
mutlu etti beni işte özlemişim vallaaa....
10 yıl sonra pasomda oldu hayırdır inşallah, hayırdır inşallah!
güzel kızım, annesinin balı, dün bizi ne kadar çok sevdiğini söylemek istedi:
"Babacım, seni dünnnnyalar kadar seviyorum,
Annecim seni hayvanlar kadar seviyorum" :)))
Artık sen nasıl anlamak istersen :) Ben işime geldiği üzre hayvanları bu dünyadaki herşeyden daha çok sevdiğine kanaat getirdim :)
Bu hafta çok büyük gözüktü bize 'Öykü'müz... Kirpikleri bile daha uzundu.
Seni seviyorum bebeğim! Dünnnnyaalaar, hayvanlar kadar, herşeyden çok....

oku, özet çıkar, test çöz....bayıldımmm :) ilk testimde 99,5 tan 100 aldım ;)
Allah zihin açıklığı versin, derslerimde muvaffakiyetler dilerim :)

19 Mart 2009 Perşembe

anneler izlemesin...

anneler izlemesin
ya da izlesin...
ya da izlemesin...
ya da izlesin :))) yaaa ne biliyim karar veremedim.
çok güzel bi film ama 'anayüreği'ni yakıyo benden söylemesi :/
çok etkileyici bir 'true story'...
insan gerçek olduğuna inanmak istemiyo.
izlesin izlesin :)
tamam kararımı verdim, izleyin çok güzel bir film ...

16 Mart 2009 Pazartesi

şeytan aldı götürdü...

Şeytan aldı götürdü mp3 playerımızı,
elinde kalıcak, satamıycak ve getiricekti ama artık çok geçti :)
çünkü ben her sabah serviste over doz arabeske maruz kalmaktan 'ayagındaaa kuuundura' şeklinde ofise giriş yapmaktaydım...
ve beyimin 'hard disc' almak üzere Bimeks' e gittiğini haber alır almaz harekete geçtim :
"canıııım, hani katologda beğenmiştim yaaa, çiçekli bi mp3 player, onuda alırmısın banaaa,
siyahından olsun amaaa" sevimli bi sesle tabiiii :)
saolsun beyim mp3 playerı almış , ama philips...
çünkü philips iyi marka, benimki digimax denen hiç duymadığımız bişey....
philips, promasyon yapmış yarı fiyatına indirmiş, üstelik istediğim gibi siyahmış vs vs...
ama çiçekli diil :)
telefonda beyim oldukça mantıklı açıklamalarla neden philips aldığını anlatırken,
benim "mantığı boşver, philips'in çiçeği yok" diyen 'içses'im ağır bastı ve 'dışses' çekinmeden
"aşkım, sen paketi açma ben onu değiştiricem" diyiverdi...
akşam beyimin homurdanmaları eşliğinde bimeks'e gittik,
tezgahtar çocuk promasyonu falan anlatıp ikna etmeye çalışıcak oldu, beyim "yorma canım kendini, karar verilmiştir" dedi :)
bense hafif bir suçluluk duygusuyla,
cebimden pembe boncuklu ve bolca şıkırtılı anahtarlığımı çıkarıp
kadınların görselliğe düşkün olduğunu ispatlamak üzere delil olarak ortaya sundum...
......... ve mp3 playerımı aldım (bkz. foto bugün ben :))
yetmedi bi de ona uygun giyindim :))) hahaaa buna kendim bile güldüm :)

ps: Bu arada Meliha'yla Samim'in aşkına bayılıyorum...
Muazzez İlmiye Çığ, Hayrettin Karaca ikilisine hayranım...
Dijle sağolsun, habire 'hüzün kovan kuşu'nu dinliyorum ;)
Fotodaki çalan şarkı ise geleneksel tuğçe marşı 'hip's dont lie' Shakiraaaaaaaa..........

12 Mart 2009 Perşembe

+18 :))




dikkat bu yazı alkol, sigara ve cinsellik içeriyo :))
ara ara yapalım bunu, dün akşamki gibi...
plansız programsız, aniden 2 lüfer alalım,
"yinemi güzeliz ,yinemi çiçek" eşliğinde kadeh tokuşturalım,
biraz dedikodu yapalım, karı-koca yapılan dedikodunun tadını çıkaralım:)
13 sene önce yazılmış, 13 senedir ellenmemiş mektupları okuyalım
13 sene önce yazılmış , bidaha da yazma girişiminde bile bulunulmamış şiirlerimizi okuyalım, şaşıralım "benmi yazmışım, vay beeee" , kendimizi övelim, şımaralım....
"yine yakmış yar mektubun ucunu" asker mektuplarından 18 ayın askerlik için çok olduğuna karar verelim :)
beraber biriktirebildiğimiz ilk ve son paranın hesap cüzdanını bulup , sıfırların çokluğundan parayıda çok sanalım "amma çok paramız varmış haaaa" diyip, kendimizi kandıralım...
gene 13 yıl önce kurutulmuş bir gül'ün hikayesini merak edelim, "keşke yazsaymışım bi yerlere" diyelim...
biriktirilen telefon kartları, sinema biletleri, rengarenk mektup zarflarıyla çocukluğumuza dönelim....
Şebnem Ferah'ın "Gel Ey Seher"iyle yanak yanağa dansedelim, acemi tango figürleriyle abajura çarpalım çok gülelim, çok eğlenelim................
yapalım ara sıra, bazı bazı, genellikle sık sık :)
bizi 'içelim, içelim' diye gaza getirip sonra misafirim var diyen Nilgün ablamıza verdiği gazdan dolayı teşekkür edelim :)
ps: tam da "şerefe" arifesinde, ananesinde kalan öyküş telefon etti, babasını istedi ve tamda zamanında babasına okulda öğrendiği içki ve sigaranın zararları, kalbi yorduğu, insanı yaşlandırdığı konusunda uzuuun bi brifing verdi.Babasıda tamam kızım ben içmiyim bari vaadinde bulundu... lütfen çocuklarımızı kandırmayalım !

11 Mart 2009 Çarşamba

bööööööööööö!


korku öğrenilen bişeymi acaba, yoksa içgüdüsel mi?

öyle arkadan sinsice yaklaşıp böööööööööööö diye böğürmeleri demiyorum tabi :)))

yaani çocukların doktordan korkması mesela... ya da köpekten !

biz mi öğretiyoruz çocuklara nelerden korkucaklarını?

nerden mi çıktı. şurdan:

efenim geçen akşam meşhur akşam keyfimizi yapıyoruz

Köşe koltuğumuzun bi tarafında beyim, bi tarafında ben, aradada öyküş enine uzanmış

başı babasının dizinde (her zamanki gibi) ayaklar bende :))

uyumaya çalışırken

bir anda kalktı "dişim çok sallanıyo beni rahatsız ediyo, en iyisi çekelim" dedi !

hiç çaktırmıyoruz, normal ya :) "oluuuuuur" dedik. o pamuğunu almaya gitti

biz hemen kulis yaptık

"kim çekicek? sen mi ben mi? tereddüt etme, hemen çek, pıt diye çıkıyo zaten" vs....

pamuk geldi, babası pıt diye çekti, kutumuza koyduk, iyigeceler diledik, öpüştük yattık.

kan ve gözyaşı akmadı :) korkmadı, ağlamadı vs...

ama en son aşısını 1 yaşında olduğu ve hiç hatırlamadığı halde aşıdan çok korkuyo

niyeki?

nasıl öğreniyo korkuyu bilmem.

ama şuna dikkat ettim. bizim normal gösterdiğimiz, tedirgin olmadığımız, olaylar çocuklara sıradan geliyo...

eğer öyleyse biraz soğukkanlı olmakta fayda var sanırım....

ben bu hafta...

Sevgili günlük, sana haftalık diyebilirim sanırım :(
Ben bu hafta,
bir doğumgünü partisi
bir Bursa
bir Adana
bir kızlar partisi
bir yağmur çizmesi
bir kadın kaprisi
bir uçak fobisi
bir 1453 sergisi
bir fast-food delisi
bir "öykü kokusu"ydum...

2 Mart 2009 Pazartesi

büyük lokma ye....

büyük söz söyleme!
yaa şu atasözlerimiz birbirleriyle çelişsede, şartlarına göre illaki biri sana cuk oturur...
bana son günlerde cuk oturan atasözümüz bu işte "büyük lokma ye, büyük söz söyleme!"
benim bu insanla hayatta işim olmaz! benden uzak olsun deme...
sonra bi bakarsın bugün, yarın ve ilerki günler yakın olmanız kuvvetle muhtemel.....