27 Haziran 2009 Cumartesi

ünlü mü? kapris mi? yok öyle bişey....

Gerçekten yok!
Bir haftada 22 ünlüyle görüştüm ordan biliyorum ehehee:))
Biraz dedikodu yapalım hadi :)
Sadece ve sadece 1 tanesi az kapris, az kompleks, az tedirginlik içirerisindeydi.
Tülin Şahin...

Sezen Cumhur Önal...
Çok zorlandı, çok tekrar yaptı. Söyleyeceği 2 cümlelik anonsu, 
anca biz odadan çıkıp kamerayla başbaşa kalınca yapabildi.
Ama çok yaşlanmıştı ve birkaç gecedir uykusuz oldmak gibi bir mazereti vardı...
Selçuk Alagöz...
Haftanın 7 gecesi canlı performans! "vay bee" dedim. Vazgeçilmez olmak böyle bişey heralde...
Müthiş bir ev, sarışın fıstık bir hanım,
Ajda Pekkanın hediyesi 2 iran kedisi "patates" ve "şaka"...
Müthiş muhabbet...
Rıdvan Dilmen...
Bence hiperaktif. Hop geldim, hadi, napıyoruz, hop, dedi, güldü, oturdu, kalktı...
ışık hızı.bittimi şimdiiii :))
Onur Şan...
Seda Sayan'ın kocası. Önyargımdan utandım.
O kadar kibar, içten, samimi, neşeli,olgun...
... ve sesi nefis.
Nuri Alço...
Hımmm valla gazozdan sonrasını hatırlamıyorum hahaaa:)))
Memati...
yakışıklı, karizmatik, çok samimi, karısına aşık...
iki lafından birinde karısından ve 8 aylık kızları "Balım"dan bahsediyor.
Müthiş hayran kitlesi var...
7'den 77'ye lafının hakkını verdi. Röportaj boyunca çoluk-çocuk, amca-teyze tebrik etti...
Melih Görgün...
İTÜ'de öğretim görevlisiymiş. Şoşırdımmmmm :)
Ürkek, tedirgin, beybi feys :))
İsmail Türüt...
Biri Türüt'ü durdursuuuuun...
60 dakkalık kaset bitti laf bitmedi :))
Ama karpuz nefisti. O anlattı biz karpuz yedik :)))

İlker Yasin...
Çok az söyleştik. Ama sesinin tınısı çok güzel.
Ne anlatsa dinlenir...
Hakan Aysev...
Fırça yedik :)) Adama ne öneride bulunsak, "ben zaten onu yaptım" dedi:))
Yaani nası bi eksik fizibiliteydi o !
En sonunda itiraf ettik. Biz sizi magazin forever'dan tanıyoruz ehehee:))
Ebru Akel...
O bu kadar zayıfsa, ben Çağla Şikeli hastaneye yatırıp tedavi ettirelim derim :)
Özge Özder...
Dudaktan Kalbe'nin Cavidan'ı...
Kurtlar Vadisi seyreden bayanlardan olduğumdan Memati uzuun uzuun sohbet ettik.
Ama Cavidan'ı hiçbilmiyorum kiiii :))
Neyse ki mesajımızı aldık. Sohbeti kısa tuttuk...
Amaaa Ero abi bitanesiiin.... 

22 Haziran 2009 Pazartesi

babalar günümüz kutuda kaldı...


Olsun...
Gönlümüz razı olamazdı. Biz mutlu olalım diye, o iki çocuğun üzülmesine...
Bugün tam 1 ay olmuş. 
O kötü trafik kazasında 2 çocuk babasız kalmıştı hani.
İşte tam da babalar gününde misafirdiler bize.
O yüzden bizim babalar günümüz, sabah kalkar kalkmaz kapalı kapılar ardında,
pijamalarla, sessizce kutlandı.

Süprizimiz yapıldı, öpüşler-koklaşlardan sonra kutusuna geri kondu saklandı.
Kapılar açıldığında
bugün de hergünki gibi sıradan bi gündü...



18 Haziran 2009 Perşembe

Erol abi...


Bugün bi kitap okudum sanki...
Erol Günaydın'ın evine gittim röportaj için.
'Erol bey' bile diyemiyosunuz. O kadar içten ki direk 'Erol abi' diyiveriyosunuz...
İlk birkaç dakikadan sonra insanın sarılası geliyor...
Evi  Nişantaşı'nda bir bodrum katı. 30 metrekareyi geçmez. 
Ama içinin her santimini doldurmuş anılarıyla...
Çok etkiledi beni...
Yanlızmış gibi geldi bana.
İnsan istiyomuş , sohbet özlüyomuş gibi...
Neyse ben ara-sıra, bayram-seyran giderim artık :))












Ordan çıktık, Onur Şan'a gittik. Erol abi'den sonra tuhaf geldi tabi. 
Pek kalemim değil ama gaza gelip türkü falan istedim :))) 
çaldı, söyledi heheee:)))

17 Haziran 2009 Çarşamba

geldiiiiim.....

Çabuk bitti tabii...
Ama olsun. Ardında bu fotoları bıraktı. O da bana bi müddet yeter.
Üstelik kaşımı aldırdım, ojemi tazeledim, dip boyamı yaptım ve iki kulağıma aynı küpeleri takıp işe geldim. Böylece tatil üstlenmiş olduğu misyonunu layığıyla yerine getirmiş oldu ;)
Sanki iznimin ilk günü yaz geldi. Tabii bana öyle geldi...
Balkonum vardı, rüzgargülüm, salıncağım, mumlarım, kızım, kitabım...
Ama süprizlerim vardı. 'Zona' olup işyerinden 4-5 günlük izin alan Emoş vardı.
"izne çıktım seni istiyorum:)" diye mesaj attığım, attığım gibi bavulunu toplayıp gelen kızkardaş Gökçem vardı...
Hamdolsun teğet geçen krizin mağdurlarından, Galleriadaki restoranını kapatan ve şimdilik ücretsiz izinde :) olan işişleri bakanı ablam vardı.
Yan balkonda kayınvalidemgil, öbür yan balkonda annemgil vardı :))
maaaile vardı yaani...

Rüzgargülüme konan bi misafir vardı. 
Elimde makine ona-buna gösterdiğim bu fotoyu çekmem için poz verdi...
Fal bakabilme potansiyelimi ortaya çıkaran kahvaltı sonrası kahveleri vardı...
Fincanda bi balina vardı. Balık-kısmet-balina-fıskiye-taşıyo vs. vs. derkeeen, ardından gelen iş teklifi vardı. Şanıma şan kattı falcılık konusunda...

Şemsiyenin altında geçen ilk günlerden sonra. Son gün, yani dün 'du biraz yanayım' dedim.
Bugün nemlendiricilerle soğumaya çalışıyorum :))

Denizimiz temizdi. Pırıl pırıldı. İki tane 'anahaber denizanası' vardı.
Baktık, besledik onu. Çarpmadı bizi.
Ama bütün çocuklar Mehmet Ali Birand gibiydi. Ne kadar denizanası haberi varsa ürkütücü
hep dillerindeydi :)



Dalınca kafasına geçen kolyesini denizde kaybetti sanıp arayan bi Öykü vardı :))
Üzülmesine kıyamadım. Yoksa daha izler izler gğlerdim o halini :)))
Sarmaş dolaş Sarışın-Öykü ikilisi vardı. 
Kanatları çıktı sarışının. Horoz olucakmış. Öyle diyo babam...
Gene bi sarmaş dolaş Cimi-Öykü ikilisi vardı...
... Ve geceler vardı



"Mumları açık unutmuşsunuz" diye gece balkona girip, beyimin aklını alan bi komşu vardı :))

Kumarda bol bol kazanmaktan rahatsız olan, 
"eyvah!aşktamı kaybedicem şimdii" korkuları yaşayan bi Tuğçe vardı :)

"aduket" yaratıcılığıyla bizi koparan bi Gökçe vardı :)) Hahaaa haala gülüyorum...
Ve bu fotodan 5 dakka sonra bana feci saldıran bu "vakitsiz öten horoz" vardı :)
Cidden saldırdı bacaklarım çizik içinde :))
Ama başı kesilmedi.Haala sabah-öğlen-ikindi-akşam sürrrekli ötüyo:))

Alelacele yazılan bu post'u anca yaın dönüp okuyabilicem. 
Bakiim neler varmış şu kısacık tatilde....

9 Haziran 2009 Salı

ben kaçar...

hiç planda yoktu...
taaki sabah güneş gözüme girip, arabanın güneşliğini indirene kadar.
manzara buydu işte: iki kulakta iki başka küpe :)))
kaşların birbirinden ayrı hareket etme çabaları tamam!
biri ince biri kalın... kuaföre vakit yok...
yarısı çıkmış ojeler... aseton var pamuk yok! pamuk var aseton yok!
makyaj malzemelerinin öbür çantada kalması, ve o çantanın kışlık evde kalması normal!
gözaltı morlukları, yazlığa adapte dönemi belirtisi, malum geç yatmalar vs olabilir...
ama iki kulağa iki farklı küpeye sebep olan yorgunluk paha biçilemez...
ve
en acilinde 1 haftalık paydos alınıııııır ;)
yarından itibaren yokum.
önce bi kuaför, kışlık ev, migros ziyareti sonra
Kumburgazdayım...
kızımla, beyimle, salıncağımla, rüzgargülümle, bitürlü okuyamadığım "aşk"ımla...
net yok, tv minimum, bi de arkadaşlar geldimiiiii....
ohhhh....

kıpır kıpırım :)
sabah görür görmez şok olduğum küpemi bile geri taktım ofiste geziniyorum böylece...
haftaya buluşmak dileğiyleeeee....

(belki rest-i izdivaç'ı Seda Sayan'ı falan bile izlerim ehi:))

5 Haziran 2009 Cuma

gel gel sarışınım gel....


Bugün onun doğumgünü..
Bana bunu almıştı bi doğumgünümde

Bi de bunu başka bi doğumgünümde geceliğiyle beraber :)

Bide kaşımı almıştı ilk 16 yaşımdayken
Bide başımı öne eğip saçımı jölelersem buklelerimin belirgin saçımın havalı olucağını söylemişti.
Beni ilk o farketmişti şimdi soyadımızın aynı olduğu o ailede.
Beyaz atlı prensimin ablası...
15 sene önceydi
bir kız kardeşim bir abim vardı
iki de ablam vardı artık.
Büyük olan ablam iş-işleri bakanımdı.
İşe girişler, araba alışlar, ev kiralamalar, hatta harçlıklar  ondan sorulurdu.
Küçük olan bu abla, kaş alma, saç jöleleme, röfle gibi "enerji ve tabii kaynaklar bakanı"mdı.
Sık sık röfle yaptırma sebebimdi :)
Bi türlü onun gibi sarışın olamadım :)
15 sene sonra haala görevdeler
kabinede değişiklik yok.
Öykü'ye bi kardeş, kardeşe de bi Öykü abla verme telaşımın sebebi bu ablalar :)
Olmalı çünkü herkesin bi kardeşi ya da ablası...

Bu yaz da, geçen yaz yaptığımız gibi en cartından pembe deniz yataklarımızla 
onu dubalara götürüp dertleşmeyi planlıyorum.
Lafa dalıp otellerin önüne sürüklenmeyeceğimizi umuyorum :))
Bize doğru yüzen kıllı amcalar vardı zira :))

Neyse, ne zaman özel bişey yapmak istesem oldukça sıradanlaştırdığımı bildiğimden
doğumgünü süprizi gene elimde patlar muhtemelen.
çünkü henüz yukardakiler kadar gülümseten, saklanan, itinayla seçilen bi hediye bulamadım.
bi sayısal kuponumu yapsam yaa???? şimdi geldi aklıma ;)
yok yok ben bi alışverişe çıkıyım bu öğlen...

Hadi bakalım, 30'lar bittiğinde onun gibi olmak dileğiyle...
Nice senelere....