27 Nisan 2009 Pazartesi

Abidin Dino'ya saygılarımla...

Mutluluğun fotoğrafını çektim bu sabah...
Çantamdan beni seven bi kalp çıktı süpriz.
Seni seviyorum ...

25 Nisan 2009 Cumartesi

illede roman olsun....

Bu günlerde bizim evde en çok söylediğimiz şarkı bu :)
Kırmızıyı severleeeer :))
E gösteriye çalıştık tabii.
10 gündür elimizde dabruka- def, biz çalıyoruz söylüyoruz, Öykü oynuyo...
Kıyafetini her konuda becerikli ananesi dikti.(Genlerde olduğunu ve birgün bende de günışığına çıkacağını düşünüyorum, sabırla bekliyorum) O kadar güzel olduki Gökçe'yle içimiz gitti özendik, 'utanmasak giyicez' olduk :)
Bu meşakkatli çalışma sürecicin sonunda, kızım sanatını icra etti.
Hepinizi selamlar... 
 
Dünyada tek olan ve Canım ATAM'ın tümm dünya çocuklarına hediye ettiği 
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı biz çok hissederek kutluyoruz.
Maaile gidiyoruz törene.Anane, Babanne, Dede, Teyze, Anne, Baba...
Ve bütün çocukları izliyoruz,sadece kendimizinkini değil.
Hepsini alkışlıyoruz coşkuyla. Kafkas oyununda duygulanıyoruz, 
Bayrağı görünce ağlıyoruz maaile...
Tüm dünya çocuklarının 23 Nisan ÇOCUK BAYRAMI'nı kutlarız....


Son foto: Fön çektirdim Rapunzel oldum ;))

20 Nisan 2009 Pazartesi

çadırı ooolan kaleye mum diksiiin ;)

Ağva'ya gittik. Geze geze, her mola yerinde, her köyde dura dura...
Her koyun sürüsü'ne durduk, attık kendimizi arabalardan, çobanlık yaptık :)
Civcivleri kovaladık.Yolun ortasında duran mööö'yü bekledik, acele etmedik izledik, güldük :)
Papatyalara uzandık, derede yüzümüzü yıkadık, nehirde kanoyla turladık, keçi besledik, ördek seyrettik ve daha neler neler....
Bu bir keşif gezisiydi.Gittik , gördük ve kamp yapıcağımız yeri tayin ettik. Şimdi her dakka bunu planlıyoruz. Issız bir cennet köşede kamp yapan bir çift gördük ve beyim feci takıldı bu duruma ve kamp yerimiz belirlendi. Şimdi kamp arkadaşları haberdar edilecek, gaza getirilecek, tarih belirlenecek veee kampa gidilecek....
Çadırı olan kaleye mum diksiiiin ;)




17 Nisan 2009 Cuma

Hoşgeldin Arya'mız....



Bazen kızıma kardeş yap(a)mama duygusu üzüyo beni. Çocukken 3 kardeş az yoluşmadık biz. Abimin Padişah olduğu bir hiyerarşik düzen vardı aramızda. Abimiz delikanlı olana kadar aynı odada kaldık  3kardeş. Gece oldumu ışık kapatılacak tabi. koğuş komutanı abim "tuğçe ışığı kapaaat" buyururdu.ama tabii benden küçük bi kardeş olması beni onbaşı kılıyodu ve bende "Gökçe ışığı kapaaaat" buyururdum. Asi kardeş Gökçe, az bi isyan etmeye çalışsada o kapatırdı ışığı :)
Saç baş yoluşamazdık biz. Komutan onbaşına, onbaşı er'e girişirdi genellikle...
Ama komutan bazen adil davranırdı.Onbaşı er'e tokat atmıştı birgün ve adil komutan, er'e "sende ona tokat at" buyurmuştu. yedim tokatı ama eminim başka bi görevde öcünü 
almışımdır :)) Böyle bi emir-komuta zinciriyle büyüdük.hep kaçardık birbirimizden.
kardeş ayakbağıydı, paylaşma zorunluluğuydu, bol kavgaydı küçükken....
Ve büyükken bide baktıkki kardeş, gerçek dostluk, karşılıksız sevgi, bağlılık ve bağımlılıkmış...
Onsuz olmazmış...
Naapsakmış da Öykü'ye kardeş yapsakmış...
Şu anda yapamıyoruz. Allah isteyenlere versin...
Neyse ... Asıl söyliyceğim küçükken kardeş kötü, kuzen iyiydi.
En güzel anılarımı kuzenle yaşadım.
Hafta sonları birbirimizde kalmak için canatardık.
Hele benim kuzen çılgındı biraz , o hafta sonları bitmesin bitmesin bitmesindi....
Ne anılar ne anılar.
Şimdi o kuzen sağolsun benim kızıma bi kuzen doğurdu, hemde kız.
Made in USA :)
Şimdi ben hayal kuruyorum.Şu an ordalar ama Arya'cık çok büyümeden gelicekler ve
Öykü - Arya ikilisi bizim anıları tazeliycekler...
Harçlıklarla goralı yiycekler, birbirlerinin kotlarını giyicekler, okulu kırıp erkeklerle buluşacaklar (şaka şaka babasııı), pijama partileri yapıp geceyarısı banyoda örgü örücekler, tencere kapağı fırlattıkları mercedesin sahibinden kaçıcaklar (hahaaaaa bu ayrı bi post olur),
makarna süzerken gözlükleri buharlanıcak makarnalar heba olucak gülme krizine giricekler. ve daha neler neler.....
Canım kuzeniiim iyiki varsın ve iyiki kızıma bi kuzen verdin.Seni çok seviyorum...

16 Nisan 2009 Perşembe

hoşgeldin ATAM, şeref verdin...

Bugün bloglarda Atatürk rüzgarı esicekmiş...
Sarışın, mavi gözlü yakışıklı adam benim bloğuma gelip şeref vericekmiş.

Dünyaca ünlü Time's dergisinin 23 mart 1923 tarihli sayısının kapağındaymış Atam...
Özetle makale şöyle diyor:
"Umutsuz ve acı bir şekilde yabancı hükümetlere boyun eğmek zorunda kalan 
halkı kurtararak kendi öz değerlerini anlamayı ve özgürce düşünmelerini 
ve hareket etmelerinin yolunu açtı. "
"Şeref ve şanını kendi çağrısına sadık ve bağlı kalarak kazanan çok iyi bir profesyonel askerdir. 
Profesor Arnold J. Toynbee, 'Turkiye ve Yunanistan’da Batı Konusu' 
(eng. The Western Question in Greece and Turkey) adli ünlü eserinde, 
Atatürk hakkında şöyle der: “Atatürk, Türk’ün dışardan daha iyisi için medet ummadan 
Anadoluda kendi efendisi olabileceğini gösterdi ve onun ilhamı sayesinde Milli Hareket canlandı.
” Şüphe yokki Mustafa Kemal Paşa modern tarihin en büyük figürlerinden birisidir. 
Şimdide, Türkiye’nin kazandıklarını elinde tutmak isteyen batılı güçlere karşı mücadele ediyor"
O; kızların başını örtmek istiyor, sen açmaya çalışıyorsun. 
Bundan daha büyük suç olur mu usta?..

Senin suçun ağır...
O; kadınlar İranlılar gibi örtünsünler diye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dahi gitti...
O; kadınların saçlarının gözükmesini istemez. Devlet protokolünün fotoğrafına bir daha bak; onun yanındaki ve tabii ki kafasındaki kadın işte oradadır...
Ama sen...
Okuyan, düşünen, eşit, özgür, kimlikli, çağdaş, dili olan, sözü olan, yüreği olan kızlar yetişsin diye dernekler-vakıflar-üniversiteler kurduğunda suç işledin...
*
Bu bir rejim kavgasıdır aslında...
Elbette her rejimin kendine özgü bir kültürü, her kültürün bir yaşam biçimi vardır.
Kılığı, kıyafeti...
Selamı, sözü, söylemi...
Kadını, erkeği..
Oturuşu, kalkışı...
O; tarikat okulları, merdiven altı kursları, vali-kaymakam yetiştiren imam okulları, türbanlı-tesettürlü kuşaklar istiyor...
Kanıtı; kendi aile fotoğrafıdır...
Tekrar bakmalısın...
*
Ve sen onu engelliyorsun...
Dün gazeteler, şu son dalgada sorgulananların yaptıkları ile doluydu; üniversiteler, yüzlerce yurt, okullar, okula gönderilen yoksul çocuklar, burslar, okutulan kızlar...
Yetişmiş ve yetişmekte olan on binlerce cumhuriyet genci...
Yetmedi; meydanlarda daha çok "çağdaş Türkiye" isteyen aydınlıkçı milyonlar...
(.........)
İşte o zaman kızdı o...
Bu yüzden sabah karanlığında polisler kapılara dayandılar... 
Kurmak istediği kravatlı mollalar düzenine, senin engel olduğunu düşündüğü için tüm bunlar başına geldi...
Yoksa dünyanın hangi devleti, hangi hukuku, hangi adaleti, çağdaşlığa hizmet edeni sorgular?..
Suçun ağır usta...
Belki seni asarlar!

BEKİR COŞKUN

Madem alıntılardan gittim, hadi şunu da yazayım.Müjdat Gezen :
"Aksi ispat edilene kadar herkes suçludur" demiş... Bu yeni Ergenekon rejimine cuk oturmuş .
"Ben demedim , o dediiiiii " yöntemiyle Ergenekooon, Tuğçe'ye koooon" durumundan yırtmışımdır umarım...
Çünkü Bekir dedi, Müjdat dedi...


13 Nisan 2009 Pazartesi

bol foto'lu bir post...

Çünkü kıyamadım Cumartesi misafirliği fotolarımıza...

defneyle yaşamak mı?
çok çok tatlııııı...bir küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk...
minicik bir ses."Defne baaaak" dediğinde "aaaaaaaaaa" diye cilveli bi tepki :) ne gösterdiğine bakmadan...
çorap mı? aslaaaa.... defalarca anne-baba, kime denk geldiyse çorap giydirildi, ömrü 5 dakkaaa.ayak gene çıplak :)
ya mutfak tezgahında ya da salon sehpasında bağdaş kurmuş bir Defne...
yemek esnasında masanın altında dolaşan bir kedi Defne...
tabağı kucağında makarnasını kendi başına yiyen bir "abla kız" Defne...
Odası mı? çooook güzel ama ışığı açmak "yasak" :))
Serhat amca'ya çamfıstık ayıklatıp, "buldum bi ayıklayan" diye Sero'ya ayıklatıp babasına yediren bi uyanık Defneee :))
Ve bembeyaz tulumunu giyip "İyigeceler" dileyip, (bence) çokta yormadan yatağında uyuyan bi Defne...
Ve evet biraz babacı :)bir lüle saç...
O ortalıkta gezerken, bizim Kepli foto'lu meeezun kıza nazaran çok çok minik geldiğinden
hep Sero'yla birbirimize bakıp sırıttık "çok minik yaaaa" diye...
Öykü'müz katılamadı bu toplantıya, babannesiyle ve ananesiyle beraber evde kaldı.
bidahakine kısmet ...


Peki , Tuğba'yla yaşamak mı?
İşte o çok zevklidir diye düşünüyorum.Keşke biraz daha yakın oturabilseydik...
Ara sıra o eve gider detayları inceler, müze gezmiş gibi olurdum ne güzel...
O beyaz köşeli koltuğa hiç çekinmeden uzanır, samimiyetten ufacık şüphe etmezdim...
Her evde bu kadar rahat olamazsın, ilk kez gittiğim evde yatak odasına girdim yatağın kenarına oturdum süs-püs donattığı komidinin fotosunu çektim...
Tuğba, detay detay güzellik katmış evin her köşesine...
bulmuş buluştumuş, takmış takıştırmış, tam seyirlik bir ev...
Sohpete gözün birşeye takılmadan katılman, lafın sonunu getirmen çok zor :)
Tuğba'nın sesi enerji dolu, hareketli, neşeli ...
Koray 40 yıllık dost gibi samimi...
ve birbirine tıpatıp benzeyen anılar, yapılacak planlar, şarap eşliğinde muhteşem bir gece....
Bu iade-i ziyaret gecesiydi.nicelerine.....
Tuğba'nın çılgın-kokoş ayakkabılarını denedim.
Kocalar'ın yorumlarına içimden katılarak, dışımdan gülmekten katıldım :)))
belki! küçük bi ihtimal sokak görebilecek ayakkabıları var yahu :)))



Tuğba, "bey'ine sarılıp sarılıp öpme" rekorumu egale etti. Mutluluğunuz daim olsun...

10 Nisan 2009 Cuma

kızımız meeeezun oldu :))


Televizyonun yanında bu foto varken nasıl Tv izlenirki?
Anne-baba fotoğrafçı olunca, aslında okulda çekilen fotolara para vermek tuhaf geliyo :))
düğün salonlarındada öyle, hani şipşak basıp getiriyolarya kartona zımbalayıp...
ama tabiiiki hatırasına hürmeten alıyoruz, o ayrı...
ama bu foto 2 gündür bizde ve her gördüğümde çok gülüyorum...
Neden gülüyorum? Bilmeeem... gülüyorum işte.Kızımız meeezun oldu diye böbürleniyorum heralde :))
Öyküm öğretmen olmaktan vazgeçmiş.Sebepmi:
Öğretmen yoklama yaparken çocuklardan biri "yaa görmüyomusun?burdayız işteee" demiş.
gücüne gitmiş Öykü'nün.ayıplamış arkadaşını. öğretmenine de üzülmüş.
"bana da öyle yaparlar" diye vazgeçmiş... kısmet :)

Aşşağıdaki foto: bu fotoğrafım bugün Fotokritik'te "günün fotoğrafı" seçilmiş.Paylaşmak istedim....



9 Nisan 2009 Perşembe

film ve reklam...

Çok çok çok güzel. Favorilerim arasına girdi...Ara ara seyredebilirim.
O kadar hoş bir hikayeki. İki adam, biri çoook zengin biri oto tamircisi. ikiside aynı hastalıktan aynı hastane odasını paylaşıyorlar ve macera başlıyor.Çok anlatmıyım, mutlaka izleyin.
Yer yer hastalığı hissedip, acı çekebilirsiniz ama hayatın değerini bilip şükür safhasına çabuk geçiceksiniz. Ve sonrası çok çok keyifli.... Israrla tavsiye ;)

ps: bir reklam var bugünlerde.O başladımı seroyla ikimiz put oluyoruz :)) "heh işte ben" falan oluyoruz. ik iversiyonu var. bir kadın (diğerinde adam), her gününü aynı geçiriyo. her sabah aynı saatte çalan saatle kalkıyo, aynı yoldan, aynı işe, aynı ofise gidiyo, akşam aynı kanepede aynı kitabı bir türlü bitiremeden okuyo.kahve fincanının masaya bıraktığı iz bile aynı... ve dış ses diyoki "senin hayatın bu işte! bu kadarsın aslında! ve hayatta bıraktığın iz de bu kadar işte!" diyo. ve kocccaaa dünyada küççüük bir 50 km. arasında git gel yapan bir grafik gösteriyo.ve biz kapışıyoruz seroyla "bana diyo, bana diyo" diye... nankörlükmü bizimki acep ????

bu arada reklam amacına ulaştımı bizim evde.yoooo :) çünkü ne reklamı olduğunu hatırlamıyorum, o karttan alma isteğide doğmadı hihiiiii :)))

Tema,ödül,teşekkür....

Efenim yeni tema kelebenkli. Çünkü malum bahar geldi.
Ben de "Bu haftayı bahçemizde çiçek ekerek geçirdik,blog yazamadım" demek isterdim, ama malesef arada bir camdan Veliefendi ormanını bi koklayıp, bi bahar dalı fotosu çekip,biraz kuşları dinleyip, bilgisayarın başına dönüyorum.
Baari sanal manzaramız bahar koksun dimi ama...

Blog yazmamızdaki amaçlarımız farklıdır elbet, ama içinde muhakkak biraz farkedilmek, paylaşmak, varolmak ve reaksiyon almak vardır sanıyorum.Beni farkeden ve reaksiyon veren, zaman ayırıp anılarımı paylaşan herkese çok çok teşekkür ediyorum.Sevgili http://yourfobiismyhobi.blogspot.com/ ve http://www.serbestnesirler.com/ ve http://nehirozturk.blogspot.com/ beni ödüllendirmişler.Bide sanal madalya taktim etmişler.
Bu saadet zincirinin kurallarına göre bende beğendiğim 3 bloğun linkini vericekmişim.Fakat görüldüğü üzre 'kestirme link vermek' konusunu henüz çözemeyen bu zayıf halka, böyle uzuuun http'li link verebiliyo.O yüzden ödüllere gönülden teşekkürlerimi ileterek en sevdiğim blogları şöyle arz ediciiim. Sayfamın sol alt köşesinde sevdiğim ve sürekli takip ettiğim blogların listesi var. Hepsine benden Smart Madalya gönderiyorum. Ve kimbilir henüz keşfedilmemiş ne yazılar, ne hayatlar, ne anılar okunmayı bekliyor diyorum...
Sevgileeeeer...


6 Nisan 2009 Pazartesi

görmemişin sınavı olmuş....

Görmemişin sınavı olmuş, tutmuş ele güne haber salmış :)))
Sanırsın ÖSS... Öyle bi tantana yapmışımki valla bugün utandım.
Artık nasıl velveleye vermişsem olayı, servistekilerden tut, temizlikçiler bile "sınav nasıl geçti?" diye soruyolar...
Alt tarafı bir Açıköğretim Ara Sınavı... Cumartesi-pazar yollar bu sınava girenlerle doluydu.
Elini sallasan bi açıköğretimliye çarpar. Ama tabii 10 sene sonra, zamanında önemsemeyip kaybettiğin hakkını afla geri alınca insan buldumcuk oluyo biraz :))
Ben ders çalışıcam hevesiyle yeni kalemler, HB'ler, kokulu silgiler falan edindim.
Okudum özet çıkardım, hattaa kırmızı kalemle başlık atıp, fosforluyla önemli yerlerin üstünü çizdim falan, ööyle abartı yaani :)))
Geceleri beyime test kitapçıklarından sorular sordurdum, havalı havalı A,B,C... cevaplar verdim.
Nasıl reklam yaptıysam,
sabahın 9'unda girdiğim sınavdan çıkınca telefonlar bile geldi 'nası geçtii' diye :)
Neyseki doğumda ölen beyin hücrelerimden geriye kalanlar iyi idare etti beni.
..... ve sınav güzel geçti :)))
1-2 yanlış var tabi, onlara mızıklanınca artık beyim patladı tabii:
"sende takdiri 1 puanla kaçırdım diye ağlayan şımarık çocuklar gibisin" diye :))
Neysee 'yıldızlı pekiyi' aldım diyim sevgili blog :)

Heee bu arada kendim çalıştığım yetmedi, ilginç gelen ders konularını bide etrafımdakilerle paylaştım. En ilginç geleni yazmadan geçemiycem... Maksat Vatandaşa hizmet:)
Okumuş insan başka oluyo canııııııııııım :)))

LİDER TİPLERİ: 1- Otoriter Lider
2- Demokratik Lider
3- Bırakınız Yapsıncı Lider :)))

3 Nisan 2009 Cuma

vardar ovasııııı......


Niye duygulandımki şimdi ???
Alt tarafı "Vardar Ovasııııı, vardar ovasııııı" çalıyodu sabah radyoda!
Hımmm evet hatırladım.
"Ben annemin bir kızıyım, efendimin sağ gözüyüm
eğlenemem aldanamam, ben bu yerlerde duramam" diyodu şarkıda...
ps: çook çalışıyorum.hafta sonu sınav var.bugün son gün,daha bakamadığım bir dersim var.
blogları okuyamıyorum,yılmaz özdil okuyamıyorum,aşkımla DVD keyfi yapamıyorum... ve bloğuma yazamıyorum. Neyse az kaldı, pazardan sonra 'durmak yok,yola devam'.
Yaaa ne çok kullanıyorum bu sloganı ben! kömür falanda gelmedi ama dönüyomuyum ne :))))