7 Kasım 2008 Cuma

taze taze...

dün çerkezköy'e 'byerley turk' çiftliğine gittim. bizim dergiye her ay bir çiftlik sahibiyle yaptığımız roportajı koyuyoruz.
ama bana hiç yaramıyo bu geziler. döndüğümde eve giresim gelmiyo. girsemde sanki burda geçici yaşıyomuşuz, yakında çiftlik evimize taşınacakmışız gibi hissediyorum.

bahçedeki salıncağımızı hayal etmeden duramıyorum...
niye gidemiyoruz şu foçaya biz.
nasıl bir çelişki bu...
çekirdek ailenin huzuru ve geleceği için, bir sahil kasabasına yerleşmeyi hayal ediyosun.
orda beklentini karşılayacak herşey var: iş, arkadaş, bahçeli bir ev, yeşillikler içinde bir okul,
çocuklar için yelkeni kursu, hastane, üniversite.... aslında herşey var.
amaaaa... gel gör ki,
burada bırakmaya kıyamadığın tek şey, senin için bütün bunlardan önemli olan ebeveynlerin...
öylemi olmalı ?
bizi büyüten anne babalarımızı, bize en ihtiyaç duyacakları yaşlılık yıllarında bırakıp
bizim için daha refah bir hayat vaad eden uzaklara gitmemeli miyiz?
biz bunun cevabını bi bulabilsek.....


kendi yazıma kendim duygulandım.o da iyi :))

8 yorum:

Adsız dedi ki...

aslında nıyetım yorum yapmak degıl ama yıne konusturmusun yeteneklerını deyıp konuya gırmek ıstıyorum

bızı yetıstıren ebeveynlerımız...
ne onlarla ne onlarsız
kızıyoruz aslında avrupalıya 18 ıne gelmeden salıyorlar cocuklarını kendı hayatlarına dıye

kızmalımıyız yoksa ornek mı almalıyız

ornek alırsak sayet bu celıskılerı yasamadan kendı hayatını yasamaya calısıcaksın arkana bıle bakmadan

kızarsan sayet bırgun gelecek bızım kızımızda dusunecek aynı seylerı ve belkı de bızlerden daha rahat yetıstıgı ve konusma sansı buldugu ıcın gun gelecek senın yuzune vuracak senınbu ıcınde kavga eden celıskılerı

ve dıyecekkı anne ben artık kendı hayatımı yasamak ıstıyorum ve ben gıdıyorum

noldu duygulandın degılmı
senın o ankı yuz ıfadenı gorur gıbıyım hayatım (benımkını ıse hıc sorma :))

eskıden derlerdı ya anne ol anlarsın dıye

dedım ya ne onlarla nede onlarsız

sen anne olarak hangısını tercıh ederdın

kızının yanı basında oldugu bı hayat mı yoksa onun senı gormek ıstedıgın de sadece gorusebıldıgın bı hayatmı

(benım cevabım acık tabıkı oykusuz bı hayat dusunemıyorum omrumun sonun akadar
ben bı baba olarak bunları yazabılıyor ısem sızınkını sormuyorum bıle )

tuğçeadaş dedi ki...

canım,
öykünün gitmek istemiyeceği bi yerde yaşarsan,gitmek isteme ihtimali düşer...

Adsız dedi ki...

askım
emın ol nereye gıdersen gıt
oyku ordan gıtmerk ısteyecektır

cunkı zaten secım onun secımı degılkı ıkımızın secımı

we mutlaka ona ıstanbul cazıp gelecektır :)

nasıl bi paradoks dimi

defneyleyasamak dedi ki...

BİGÜN BENİ DE GÖTÜR BU ÇEKİMLERE TUĞÇE NOLURRR

Adsız dedi ki...

SEVGİLİ öYKÜ'NÜN ANNESİ TATİLDEYDİM YENİ GELDİM YORUMUNU GÖRDÜM HOŞGELDİN ÖNCELİKLE MATRUŞKA DESENLİ ELDİVEN DE HANİ HAROŞO BİLİYORUM TEK DEMİŞSİN YA AYNEN BENDE :) BU ARADA NE KADAR ŞİRİN VE NE DUYGUSAL BİR HATUNMUŞSUN SEVGİLER öYKÜ'YE ÖPÜCÜKLER.

tuğçeadaş dedi ki...

tuğbacım,gel valla gidelim.
bende iş için her gittiğimde kızımıda alıp geliyim diyorum...
bahara artık inşallah...

craft woman, yorumuna çok teşekkür ederim.bu blog aleminde yanlız olduğumu düşünmeye başlamıştım.
tuğbacım uğruyo sağolsun :)
mesajın motive etti beni...
sevgiler..

ÇAğ dedi ki...

Merhaba
Mekan süper, babanın çelişkileri daha bir süper.Eşim ise şunu söylüyor 14 aylık kızıma, flört yok, 18'inde evlen:))Puaaaah diye güldüm, görürsen kızını tabiki. Onlar çok farklı bir tabandan başladılar ki pek bize soracak değiller yaşamlarını diye düşünürüm.

Adsız dedi ki...

Thanks comment on my blog! You having great life style!
Wish you have a nice day!